Söylemsel üstünlük Hamas’a geçti
Mehmet UZEL (KAYSERİ İGFA)
Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Kayseri Şubesi’nin Melikgazi Belediyesi Tiyatro salonunda düzenlediği programda konuşan Doç. Dr. Hüseyin Mercan, “Hamas bugüne kadar savunmada iken 7 Ekim’den itibaren Beytül-Makdis’i kurtarmak için harekete geçti” dedi. söz konusu.
İsrail siyasetine ve 7 Ekim’in önemine değinen Hüseyin Mercan, “İsrail olduğu gibi kabul etme politikası izliyor. Bu, amacına farklı yöntemler kullanarak ulaşan bir anlayıştır. Uluslararası toplum onları geri adım attırırken, onlar başka alanlardan saldırmaya devam ediyor. Sonuç olarak 1980 İsrail yasasında Kudüs’ün tamamının kendilerine ait olduğunu belirtmişler ve bunu tam ve birleşik bir Kudüs olarak belirtmişlerdir. Siyonist devlet 2006’dan bu yana baskılarını artırdı. 2008, 2012 ve 2014’te defalarca denediler ama başarısız oldular. Arap Baharı’ndan çözüm umuyorlardı ama bunu başaramadılar. Baskı yapmaya devam ettiler. Yaşam koşullarını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. 6 Eylül’de her şey normalmiş gibi davranıyorlar. İsrail aslında Filistin’e 4 saat boyunca elektrik sağlıyordu. Bu, günün hangi saatinde geleceğinin kesin olmadığı bir zaman dilimidir. İsrail’in bugün suyu kestiği doğru ama su zaten sınırlıydı. Dünyada bir ülkenin başbakanı olmak yerine Gazze’de sudan sorumlu olmak çok otoriter bir yer. Çünkü su son derece sonludur. İşte tam bu noktada Kassam Tugayları beklenmeyeni yaparak Filistin direnişinde yeni bir kırılma yarattı. “1987 yılında Arap hükümetlerinden bir şey beklemeyi bırakan halk, mevcut durumda henüz savunma halindeyken, 7 Ekim’den itibaren Beytül-Makdis’i kurtarmak için harekete geçti.” Şartlarını kullandı.
Doç. Dr. Hüseyin Mercan, “Bugüne kadar çıkan haberlerde İsrail’in verdiği isimlerle süreç konuşuldu; Savunma bulutu gibi. Ama artık tüm dünya Mescid-i Aksa Tufanı’nı konuşuyor. Bu bir kırılma anı. Müslümanların söylemsel üstünlük kazandığı savaştır. Tanrı sayılan ve her şeyden haberdar olduğu düşünülen MOSSAD efsanesi bu saldırıyla yerle bir oldu. Demir kubbenin geçilemeyeceği söylendi ama geçildi. İlk defa bu kadar derinden hissettikleri için mantıksız bir tavırla hareket ettiler. Bugün bir soykırımla karşı karşıyayız. Siyonist rejim hem hastaneyi hem de tıbbi malzeme depolarını vurdu. Bunu sadece halkıyla değil, topraklarıyla, üniversiteleriyle de yaptı. Yalnızca onbinlerce dönüm zeytinlik. Çünkü bir aileye 40 ağaç yaşamı sürdürmeye yetiyordu. Hepsi yok edildi. Ölen 6.500 kişiden 3.000’i çocuktu. Büyüyünce ne olacaksın diye sorulan Gazzeli çocuklar, çocukların Gazze’de büyüyemediğini söylüyor. Buradaki soykırım ani bir ölüme sürüklenme değil. Ölenlerin yüzde 75’i kadın ve çocuktu. Erkeklerin çoğu yaşlı. Direnişçiler arasında şehit sayısı 100’ü geçmedi. İsrail’de öldürülenlerin yüzde 90’ı asker ve güvenlik mensuplarından oluşuyor. Askerlerle savaşmaya gücü yetmeyen İsrail, kadın ve çocukları öldürüyor. Öyle ki esir alınan kendi vatandaşlarından 20’sini katlettiler. “Hamas şu ana kadar üzerine düşeni yaptı, şimdi sıra Müslüman toplumunda.” Bir açıklama yaptı.
Aksa Tufanı ZALİMLERE CEVAPTIR
Programda konuşan AGD Kayseri Şube Başkanı Yusuf Şahin, Mescid-i Aksa Tufanı operasyonunun zalimlere tepki olduğunu belirterek, “İsrail, başkent ilan ettiği Müslüman toprağı Kudüs’te mahalleleri boşalttı, Gazze’deki ablukayı sürdürdü. Batı Şeria’daki Müslüman bölgelerinde yeni yerleşim yerleri açıldı.” Mescid-i Aksa’ya yönelik tacizler artarak devam ediyor. Allah Filistinli mücahit kardeşlerimize yardım etsin. İsrail Cuma hutbesini anlamıyor, konuşmayı anlamıyor, mitingi anlamıyor. İsrail yalnızca güçten anlıyor. “Bu operasyon sadece İsrail’e değil, dünyayı kana boğan tüm zalimlere bir yanıttır.” Sanki konuşuyordu.